AB’nin hareketlerinin, insan haklarının korunmasıyla ilgili tüm normatif yasal düzenlemelerin açık bir ihlali olduğunu kaydeden Rusya İnsan Hakları Enstitüsü Genel Müdürü Kamiljan Kalandarov, Brüksel’in insan hakları savunucusu olarak gösterilemeyeceğini belirtti.
Kalandarov, Sputnik’e açıklamasında, “Bir insan hakları aktivisti olarak, Belarus-Polonya sonundaki göçmenlerle ilgili durumda, tüm insan haklarının ihlal edildiği görüşündeyim. Bundan bu biçimde AB ülkelerinin, insan hakları ülkülerini savunduğunu söylemek hakikat değil. Ülke savunmasının kıymetli olduğunu ve Polonyalı askerlerin bakılırsavini yerine getirdiğini anlıyoruz. Lakin bu türlü değil. Canlı insanlara karşı hayli acımasız davranıyorlar. Polonya devletinin kendisi de göçmenlere karşı kaba ve insanlık dışı davranıyor” yorumunda bulundu.
Türkiye’nin emsal durumda sığınmacılara nasıl davrandığına dikkat çeken uzman, AB’ye Türkiye’den ders alma davetinde bulundu:
“Son göçmen krizi bağlamında, bence, Türkiye örneği epeyce büyük ehemmiyet arz ediyor. 3 milyondan fazla Suriyeli göçmenin halâ Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bulunduğunu herkes biliyor. Türkiye, çeşitli ekonomik sıkıntılara karşın bu sığınmacıların haklarını ihlal etmedi ve her vakit kardeşçe takviye verdi ve bu şanssız insanların kederlerine hemhal olmaya çalıştı. Avrupa Birliği ve evvela Polonya, Türkiye’yi örnek almalı. Bugün Türkiye, mültecilerin haklarının tam olarak korunduğu öncü ülke.”
Polonya’nın savunmasız sığınmacılara karşı halinin sürpriz olmadığını kaydeden Kalandarov, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Suriye’den kaçan birinci sığınmacılar Türkiye üzerinden Yunanistan’a ve sonrasındasında öteki AB ülkelerine geçtiği sıralarda ben Polonya’daydım ve biroldukca Polonyalı ile sığınmacıların durumunu konuştum. İstisnasız hepsinin nasıl göçmenlerin gelişine karşı olduklarına şaşırdım. Polonya’nın en azından 5-10 bin kişi kabul eder mi, sorusuna hepsi ‘hayır’ dedi. halbuki Polonya’da bomboş olan epey sayıda otel var, süreksiz olarak sığınmacıların yerleştirilebileceği birfazlaca öbür binalar var. Onlar için sığınmacıları kabul etmek facia demek. Onlar bu hususun açılmasına bile tahammül edemiyor ve epey agresif davranıyorlar. Yani Polonya baştan itibaren göçmenlere karşı. Sığınmacılara yönelik bu hal elbette bu ülkeye çekicilik katmıyor.”
Avrupa devlet kurumlarının ve insan hakları örgütlerinin Belarus-Polonya hududundaki duruma reaksiyonunun şok tesiri yarattığını söyleyen uzman, şu biçimde konuştu:
“Er ya geç bu durum hallolacak ve göçmenlerin bir kısmı ülkelerine dönecek, öbürleri başka bir ülkede kendine bir yer bulacak. Lakin bence burada AB, Avrupa Kurulu, AKPM ve başka Avrupa kurumlarının duruşu manidar. Bir insan hakları savunucusu olarak beni fazlaca şaşırttılar. Neredeyse hiç bir resmi açıklama yapılmadı. Polonya’ya hiç bir tesir olmadı. Halâ duruşlarının ne olduğunu biliyoruz. Avrupalı insan hakları savunucuları ve büyük insan hakları örgütleri de suskunluğunu koruyor. Bu sessizlik tüm olağan beşerler için fazlaca rahatsız edici.”
Kalandarov, Sputnik’e açıklamasında, “Bir insan hakları aktivisti olarak, Belarus-Polonya sonundaki göçmenlerle ilgili durumda, tüm insan haklarının ihlal edildiği görüşündeyim. Bundan bu biçimde AB ülkelerinin, insan hakları ülkülerini savunduğunu söylemek hakikat değil. Ülke savunmasının kıymetli olduğunu ve Polonyalı askerlerin bakılırsavini yerine getirdiğini anlıyoruz. Lakin bu türlü değil. Canlı insanlara karşı hayli acımasız davranıyorlar. Polonya devletinin kendisi de göçmenlere karşı kaba ve insanlık dışı davranıyor” yorumunda bulundu.
Türkiye’nin emsal durumda sığınmacılara nasıl davrandığına dikkat çeken uzman, AB’ye Türkiye’den ders alma davetinde bulundu:
“Son göçmen krizi bağlamında, bence, Türkiye örneği epeyce büyük ehemmiyet arz ediyor. 3 milyondan fazla Suriyeli göçmenin halâ Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bulunduğunu herkes biliyor. Türkiye, çeşitli ekonomik sıkıntılara karşın bu sığınmacıların haklarını ihlal etmedi ve her vakit kardeşçe takviye verdi ve bu şanssız insanların kederlerine hemhal olmaya çalıştı. Avrupa Birliği ve evvela Polonya, Türkiye’yi örnek almalı. Bugün Türkiye, mültecilerin haklarının tam olarak korunduğu öncü ülke.”
Polonya’nın savunmasız sığınmacılara karşı halinin sürpriz olmadığını kaydeden Kalandarov, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Suriye’den kaçan birinci sığınmacılar Türkiye üzerinden Yunanistan’a ve sonrasındasında öteki AB ülkelerine geçtiği sıralarda ben Polonya’daydım ve biroldukca Polonyalı ile sığınmacıların durumunu konuştum. İstisnasız hepsinin nasıl göçmenlerin gelişine karşı olduklarına şaşırdım. Polonya’nın en azından 5-10 bin kişi kabul eder mi, sorusuna hepsi ‘hayır’ dedi. halbuki Polonya’da bomboş olan epey sayıda otel var, süreksiz olarak sığınmacıların yerleştirilebileceği birfazlaca öbür binalar var. Onlar için sığınmacıları kabul etmek facia demek. Onlar bu hususun açılmasına bile tahammül edemiyor ve epey agresif davranıyorlar. Yani Polonya baştan itibaren göçmenlere karşı. Sığınmacılara yönelik bu hal elbette bu ülkeye çekicilik katmıyor.”
Avrupa devlet kurumlarının ve insan hakları örgütlerinin Belarus-Polonya hududundaki duruma reaksiyonunun şok tesiri yarattığını söyleyen uzman, şu biçimde konuştu:
“Er ya geç bu durum hallolacak ve göçmenlerin bir kısmı ülkelerine dönecek, öbürleri başka bir ülkede kendine bir yer bulacak. Lakin bence burada AB, Avrupa Kurulu, AKPM ve başka Avrupa kurumlarının duruşu manidar. Bir insan hakları savunucusu olarak beni fazlaca şaşırttılar. Neredeyse hiç bir resmi açıklama yapılmadı. Polonya’ya hiç bir tesir olmadı. Halâ duruşlarının ne olduğunu biliyoruz. Avrupalı insan hakları savunucuları ve büyük insan hakları örgütleri de suskunluğunu koruyor. Bu sessizlik tüm olağan beşerler için fazlaca rahatsız edici.”