Schengen için hesapta kaç TL olmalı ?

Damla Sevval

New member
Schengen İçin Hesapta Kaç TL Olmalı? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifi

Arkadaşlar, Schengen vizesi denildiğinde çoğumuzun aklına önce belgeler, sonra da en kritik nokta olan “hesapta ne kadar para göstermek gerekir?” sorusu geliyor. Yıllardır forumlarda dönüp duran bu soru, aslında sadece teknik bir mesele değil; toplumsal, ekonomik ve hatta kültürel eşitsizliklerin de aynası gibi. Bugün bu konuyu biraz daha farklı bir açıdan, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet boyutlarıyla ele almak istiyorum. Sizlerin de deneyimlerinizi ve düşüncelerinizi paylaşmanız çok değerli olacak.

Ekonomik Güvencenin Gerekliliği ve Sosyal Eşitsizlikler

Schengen vizesi için istenen “hesapta para” şartı, ülkeden ülkeye değişse de genellikle günlük 50-70 Euro arası bir miktarın birkaç hafta üzerinden hesaplanmasıyla belirleniyor. Yani 15 günlük bir seyahat için 1000 Euro’dan fazla bir tutarı bankada göstermeniz gerekiyor. Türk Lirası’na vurduğumuzda bu miktar 35-40 bin TL bandına denk geliyor. Ancak mesele sadece döviz kuru değil; Türkiye’de asgari ücretin 17 bin TL olduğu bir ortamda, bu parayı kısa sürede kenara koyabilmek neredeyse imkânsız.

Burada devreye sosyal adalet meselesi giriyor. Çünkü bu şart, yüksek gelir grubuna ait kişiler için belki sadece birkaç maaşın bir kısmıyken, alt ve orta gelirli bireyler için büyük bir engel oluşturuyor. Yani Avrupa’nın “ekonomik güvence” politikası, aslında gelir eşitsizliklerini daha da görünür hale getiriyor.

Kadınların Perspektifi: Empati ve Toplumsal Etkiler

Kadınlar genellikle bu durumu farklı bir gözle değerlendiriyor. Birçok kadının çalışma hayatına erişimde hâlâ erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmadığını biliyoruz. Ücret eşitsizlikleri, bakım emeğinin büyük oranda kadınların üzerinde kalması, ev içi görünmeyen iş yükü… Tüm bunlar, kadınların seyahat için birikim yapmasını erkeklere kıyasla daha zor hale getiriyor.

Bu nedenle “hesapta kaç TL olmalı?” sorusu, kadınların çoğu için sadece bireysel bir mali sorun değil; aynı zamanda toplumdaki cinsiyet rollerinin doğrudan bir yansıması. Bir kadın forumda şöyle diyebilir: “Benim hayalim Avrupa’da birkaç gün dolaşmaktı, ama çocuğun okul masrafı, evin gideri derken bu hayali hep erteledim.” Bu sözler bize şunu hatırlatıyor: Schengen’in ekonomik koşulları, kadınların seyahat özgürlüğünü dolaylı olarak kısıtlıyor.

Erkeklerin Perspektifi: Çözüm ve Strateji Arayışı

Erkekler ise genellikle bu konuyu daha analitik bir yerden ele alıyor. Forumlarda sık sık rastlıyoruz: “Şu bankada hesap açın, şu şekilde para gösterin, blokeli hesap daha güvenilir olur.” Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımları, sistemin içinden çıkış yolları aramayı ön plana çıkarıyor.

Ama burada kritik bir nokta var: Çözüm arayışları elbette pratikte işe yarıyor, fakat meseleye sadece teknik açıdan bakmak, işin adalet boyutunu gözden kaçırabiliyor. O yüzden erkeklerin stratejik bakış açısı ile kadınların empati ve toplumsal farkındalık yönü birleştiğinde, aslında çok daha bütünlüklü bir analiz ortaya çıkıyor.

Çeşitlilik ve Seyahat Hakkı

Schengen’in ekonomik güvence şartı, sadece kadın-erkek eşitsizliğini değil, aynı zamanda toplumdaki farklı grupların dezavantajlarını da artırıyor. Örneğin gençler için durum çok daha zor; çoğu öğrenci ya da yeni mezun, birkaç bin lira birikimle geçinmeye çalışıyor. Engelli bireyler için de benzer bir tablo söz konusu; seyahat masraflarına ek olarak özel ihtiyaçlar da ekleniyor.

Ayrıca göçmen kökenli vatandaşlar veya farklı etnik gruplar, zaten sistematik ayrımcılıkla karşılaştıkları için, bu tür mali engeller onlar için çifte bariyer anlamına geliyor. Yani Schengen vizesi, aslında görünmez bir filtre işlevi görüyor: Kimlerin özgürce hareket edebileceğini, kimlerin hareket edemeyeceğini belirleyen bir eşik.

Adalet Arayışı: Eşitlik mi, Ayrıcalık mı?

Bu noktada şu soruyu sormak lazım: “Hesapta para göstermek gerçekten adil mi?” Elbette Avrupa, kendi vatandaşlarını korumak ve olası yasa dışı göçleri engellemek istiyor. Ancak bunun faturasını sıradan seyahat etmek isteyen milyonlarca insana kesmek, adaletli bir yöntem mi?

Dahası, bu şart aslında ayrıcalıklı bir grubu sürekli avantajlı hale getiriyor. Geliri yüksek olanlar kolayca seyahat ederken, düşük gelirli ama belki de çok daha meraklı ve öğrenmeye açık insanlar, dünyanın geri kalanını sadece ekranlardan izlemek zorunda kalıyor. Bu da sosyal eşitsizlikleri derinleştiren bir kısır döngü yaratıyor.

Geleceğe Dair: Alternatif Modeller Mümkün mü?

Peki bu sistem değişebilir mi? Belki de Avrupa’nın uyguladığı güvence politikaları, farklı ölçütlerle yeniden düzenlenebilir. Örneğin kişinin geçmiş seyahat geçmişine bakarak daha esnek bir değerlendirme yapılabilir. Ya da sabit birikim yerine, düzenli gelir ve sosyal bağlar daha fazla dikkate alınabilir.

Bu noktada erkeklerin stratejik önerileri ve kadınların empati dolu bakış açıları birleşirse, daha adil bir modelin tartışılması mümkün olabilir. Çünkü seyahat hakkı, lüks değil; kültürler arası etkileşim ve bireysel gelişim için temel bir ihtiyaçtır.

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Arkadaşlar, şimdi sizlere dönmek istiyorum.

– Sizce Schengen için hesapta para göstermek, gerçekten gerekli mi?

– Kadınların karşılaştığı görünmez engelleri bu süreçte siz de gözlemlediniz mi?

– Erkeklerin çözüm odaklı önerileri mi daha faydalı, yoksa kadınların empati dolu eleştirileri mi daha yol gösterici?

– Çeşitliliği ve sosyal adaleti gözeten alternatif bir model mümkün mü?

Bu sorular üzerine hep beraber düşünmek, sadece vize sürecine değil, hayatın geneline dair daha adil bakış açıları geliştirmemize de katkı sağlayabilir. Çünkü mesele sadece “hesapta kaç TL olmalı?” değil; kimin özgürce hareket edebildiği ve kimin bu özgürlükten mahrum kaldığıdır.

Sizlerin görüşlerini merakla bekliyorum.
 
Üst