Ankara’da üniversite eğitimi goren 19 yaşındaki Gökalp Sarı, Rize’ye gelirken bilhassa evcil hayvan kabul eden firma seçerek otobüs bileti aldı.
Otobüse binmedilk evvel yetkililerle tekrar görüştüğünü belirten Sarı, “Birinci başta onayladılar ve seyahat başladı. Kedim gerçek koşullarda, kafesindeydi. Sabah saat 4-5 ortası ben uyurken muavin gelerek ‘Rahatsız olmuşlar kediden.’ deyince şartnameyi söylemiş oldum. Ben bilhassa biletimi geriden aldım. Zira kedi bağırırsa kimse rahatsız olmasın. Kedi esasen iki aylık. Sesi çıkmıyordu” diye konuştu.
Sarı, muavinin daima yanına gelerek ısrar ettiğini, sonunda kedisini vermek zorunda kaldığını kaydederek, “Kediyi bagaja koymuş. Bagajda yabanî köpek varmış. Plastik bir kaba konmuş ve uyutulmamış. Kediyi de muavin oraya koymuş” sözünü kullandı.
Belirli bir süre daha sonra kediyi soğuk olduğu için yanına almak istediğini lisana getiren Sarı, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Muavin söylemlerimi geçiştirdi. Sabah 9’da yanıma gelerek ‘Kedini köpek boğmuş.’ dedi. Ben latife yaptığını düşündüm. Kendisi, ‘Evet.’ deyince göstermesini istedim. Bir yerde durdular lakin bagaj kapısını açamadılar. Köpeğin sahibini bekliyorlarmış. Sahibi, kapı açıldıktan daha sonra ‘İyi ki açmamışsınız, sizi de yiyebilirdi.’ dedi. Yabanî bir köpek. aslına bakarsanız yerinde durmuyor, büyük köpek. Plastik, sıradan bir kaba konulmuş. Onu da anında kırmış. Kedinin kafesini de kırmış.”
Sarı, olay anında otobüs sorumlularının hiç bir şey yapmadığını ve polisi aramadığını savunarak, “Devam etmeleri gerektiğini söyleyerek yola devam ettiler. Beni bırakacaklardı, ben de mecburen otobüse bindim. Rize’ye kadar o denli getirdiler. Bagajda köpek olduğunu bilsem müsaade vermezdim” dedi.
Rize’ye geldiğinde polise başvurarak otobüs firması nazaranvlileri ve köpeğin sahibi hakkında şikayette bulunduğunu belirten Sarı, olayın hüznünü yaşadığını söylemiş oldu.
Sarı, “Kedi oğlum üzereydi. Ben orada öğrenciyim ve onunla bir arada yaşıyordum. Kardeşime, anneme, babama sürpriz olacaktı. Çok üzücü bir olay” biçiminde konuştu.
Otobüse binmedilk evvel yetkililerle tekrar görüştüğünü belirten Sarı, “Birinci başta onayladılar ve seyahat başladı. Kedim gerçek koşullarda, kafesindeydi. Sabah saat 4-5 ortası ben uyurken muavin gelerek ‘Rahatsız olmuşlar kediden.’ deyince şartnameyi söylemiş oldum. Ben bilhassa biletimi geriden aldım. Zira kedi bağırırsa kimse rahatsız olmasın. Kedi esasen iki aylık. Sesi çıkmıyordu” diye konuştu.
Sarı, muavinin daima yanına gelerek ısrar ettiğini, sonunda kedisini vermek zorunda kaldığını kaydederek, “Kediyi bagaja koymuş. Bagajda yabanî köpek varmış. Plastik bir kaba konmuş ve uyutulmamış. Kediyi de muavin oraya koymuş” sözünü kullandı.
Belirli bir süre daha sonra kediyi soğuk olduğu için yanına almak istediğini lisana getiren Sarı, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Muavin söylemlerimi geçiştirdi. Sabah 9’da yanıma gelerek ‘Kedini köpek boğmuş.’ dedi. Ben latife yaptığını düşündüm. Kendisi, ‘Evet.’ deyince göstermesini istedim. Bir yerde durdular lakin bagaj kapısını açamadılar. Köpeğin sahibini bekliyorlarmış. Sahibi, kapı açıldıktan daha sonra ‘İyi ki açmamışsınız, sizi de yiyebilirdi.’ dedi. Yabanî bir köpek. aslına bakarsanız yerinde durmuyor, büyük köpek. Plastik, sıradan bir kaba konulmuş. Onu da anında kırmış. Kedinin kafesini de kırmış.”
Sarı, olay anında otobüs sorumlularının hiç bir şey yapmadığını ve polisi aramadığını savunarak, “Devam etmeleri gerektiğini söyleyerek yola devam ettiler. Beni bırakacaklardı, ben de mecburen otobüse bindim. Rize’ye kadar o denli getirdiler. Bagajda köpek olduğunu bilsem müsaade vermezdim” dedi.
Rize’ye geldiğinde polise başvurarak otobüs firması nazaranvlileri ve köpeğin sahibi hakkında şikayette bulunduğunu belirten Sarı, olayın hüznünü yaşadığını söylemiş oldu.
Sarı, “Kedi oğlum üzereydi. Ben orada öğrenciyim ve onunla bir arada yaşıyordum. Kardeşime, anneme, babama sürpriz olacaktı. Çok üzücü bir olay” biçiminde konuştu.