Zeytinyağı gibi üste çıkmak deyim midir atasözü müdür ?

Murat

New member
“Zeytinyağı Gibi Üste Çıkmak”: Deyim mi, Atasözü mü? Dilin Derinliklerinde Bir Yolculuk

Selam dostlar,

Bugün, hepimizin günlük konuşmalarda en az bir kere kullandığı ama belki de hiç üzerine düşünmediği bir ifadeyi masaya yatıralım: “Zeytinyağı gibi üste çıkmak.”

Ne zaman biri tartışmalarda her seferinde haklı çıkmaya çalışsa ya da yüzsüzce “ben öyle demedim” dese, hemen bu sözü patlatırız değil mi?

Ama işin ilginci şu: Bu söz bir deyim midir, yoksa atasözü mü?

Hadi gelin, birlikte hem dilbilimin hem de toplumsal psikolojinin kapılarını aralayalım.

Hazırlanın, çünkü bu küçük görünen ifade aslında Türk kültürünün zeka dolu ironisini, insan ilişkilerinin stratejisini ve hatta modern çağın “ego ekonomisini” bile içinde barındırıyor.

---

Kökenine Bakış: Zeytinyağı Neden Üste Çıkar?

Önce işin bilimini konuşalım.

Zeytinyağı, kimyasal olarak sudan daha düşük yoğunluğa sahiptir; bu yüzden karıştırıldığında bile hep yüzeye çıkar.

İşte Türk halkının dil dehası burada devreye girmiştir:

Bu fiziksel özelliği, insan karakterine dair bir gözlemle birleştirip “zeytinyağı gibi üste çıkmak” deyimini üretmiştir.

Yani burada doğa yasasından alınmış bir metafor vardır. Tıpkı “taş yerinde ağırdır” veya “su akar yolunu bulur” sözlerinde olduğu gibi.

Ancak burada kritik bir fark var:

Bu ifade genellemeye dayalı bir yaşam öğüdü değil, bir davranış biçimini betimleyen bir sözdür.

Dolayısıyla bu yönüyle atasözü değil, deyimdir.

Atasözleri genellikle bir yargı veya öğüt içerirken, deyimler bir durumu anlatır.

“Zeytinyağı gibi üste çıkmak” bir öğüt vermez; bir karakter özelliğini ya da tutumu betimler.

---

Dilbilimsel Açıdan Deyim mi, Atasözü mü?

Türk Dil Kurumu’na göre:

- Deyim: Anlamı gerçek anlamının dışında, kalıplaşmış sözcük grubu.

- Atasözü: Uzun deneyimlere dayalı, yargı bildiren özlü söz.

Bu tanımlara göre “Zeytinyağı gibi üste çıkmak” bir deyimdir, çünkü:

- Bir davranışı (yüzsüzce haklı çıkma çabası) betimler.

- Her zaman sabit bir yapıda kullanılır.

- Bir yaşam öğüdü vermez.

Ama ilginçtir ki, bu deyim halk arasında atasözü gibi ciddiyetle kullanılır.

Yani insanlar bazen bu ifadeyi, “böylelerine dikkat et” anlamında, uyarı niteliğinde söyler.

Demek ki bu deyim, zamanla sosyal işlev olarak atasözüne yaklaşmıştır — yani “deyimleşmiş öğüt” diyebiliriz.

---

Toplumsal Boyutu: Neden Böyle İnsanları Hemen Fark Ederiz?

Bu deyimin bu kadar yaygın olmasının nedeni, insan doğasının derin bir gerçeğine dokunmasıdır:

Hepimiz, bir şekilde haklı görünme ihtiyacı taşırız.

Sosyal psikolojiye göre, insanların %90’ı tartışmalarda objektif olarak değil, benlik imajını koruma güdüsüyle hareket eder.

Birinin hatasını kabul etmek, benlik saygısına küçük bir darbe indirir.

İşte “zeytinyağı gibi üste çıkan” insanlar, bu darbeden kaçınmanın ustalarıdır.

Kadınlar genellikle bu durumu empatiyle çözmeye çalışır: “Belki o da kendini savunuyor,” derler.

Erkekler ise stratejik bir analizle yaklaşır: “Bu adam her defasında topu başkasına atıyor.”

İki bakış açısı birleştiğinde, aslında bu deyimin bir tür sosyal savunma mekanizmasına işaret ettiğini fark ederiz.

---

Psikolojik Derinlik: Ego, Savunma ve Üstünlük İhtiyacı

Psikoloji bilimi, “zeytinyağı gibi üste çıkma” davranışını genellikle narsisistik eğilimlerle ilişkilendirir.

Bu tür kişiler hata yaptıklarında bile suçu kabul etmek yerine durumu yeniden çerçevelerler.

Bu davranış, ego’nun kendini koruma refleksidir.

Freud’un teorisine göre “benlik”, eleştiriye dayanamazsa, savunma mekanizmaları devreye girer — inkâr, yansıtma, gerekçelendirme…

Biz buna halk dilinde “zeytinyağı gibi üste çıkmak” deriz.

Ama işin ironisi şu:

Bazen bu özellik, toplumsal hayatta avantaj da sağlar.

Politikada, iş dünyasında veya sosyal medya tartışmalarında “üste çıkma becerisi” bir hayatta kalma stratejisi haline gelir.

Yani bir tür “psikolojik zeytinyağı”: yumuşak ama dirençli.

---

Kadın ve Erkek Yaklaşımı: Çözüm mü, Empati mi?

Erkek bakış açısı genellikle çözüm odaklıdır: “Bu kişiyi nasıl alt ederim?”

Kadın bakış açısı ise ilişki odaklıdır: “Bu davranışın altında ne var?”

Bir erkek, “zeytinyağı gibi üste çıkan” birini analiz eder; bir kadın, onunla bağ kurmayı dener.

Bu yüzden, sosyal denge ancak bu iki yaklaşım birleştiğinde kurulabilir.

Çünkü biri sistemi çözer, diğeri duyguyu anlar.

---

Günümüz Dünyasında Deyimin Yeni Yüzü: Sosyal Medya Üst Katmanı

Dikkat ettiniz mi, sosyal medyada herkes biraz “zeytinyağı gibi”?

Yanlış bilgi paylaşan biri bile “ama ben öyle demek istemedim” diyerek üste çıkabiliyor.

Artık hatayı kabul etmek değil, üstünü örtmek kültürel bir refleks haline geldi.

Bu durum, deyimin modern bir metafor olarak yeniden doğmasına neden oldu.

Artık sadece kişisel tartışmalarda değil, kurumsal ve dijital düzeyde de geçerli:

Bir marka özür dilemek yerine açıklama yayınlıyor, bir politikacı yanlışı inkâr ediyor, bir kullanıcı hatasını savunuyor…

Zeytinyağı gibi hep üste çıkıyoruz.

---

Beklenmedik Bir Alan: Deyimin Evrimsel Yorumu

Evrimsel biyoloji açısından baktığımızda, “üste çıkmak” davranışı bir tür hayatta kalma refleksidir.

Primat davranışlarında da görülür: hata yapan birey, grubun saldırısından kaçmak için kendisini haklı gösterir.

Yani bu deyim, sadece dilin değil, biyolojik evrimin de bir yansımasıdır.

Biz insanlar, milyonlarca yıldır “suçsuz görünme” becerisiyle topluluk içinde konumumuzu koruyoruz.

Zeytinyağı gibi üste çıkmak, belki de bu içgüdünün kültürel izdüşümüdür.

---

Sonuç: Deyimden Fazlası, Bir İnsanlık Aynası

Sonuç olarak, “Zeytinyağı gibi üste çıkmak” sadece bir deyim değil, insan doğasının küçük bir haritasıdır.

Evet, dilbilimsel olarak bu bir deyimdir — atasözü değil.

Ama duygusal ve sosyal açıdan, neredeyse atasözleri kadar derin bir mesaj taşır:

İnsanın en büyük savaşı, başkalarıyla değil, kendi egosuyla olandır.

Ve bazen, en sessiz savaşlar bile yüzeyde parlayan o zeytinyağı damlaları kadar fark edilir olur.

Peki siz ne düşünüyorsunuz dostlar?

Bu deyim sadece bir alay mı, yoksa hepimizin içinde az da olsa bir “zeytinyağı” var mı?

Belki de önemli olan üste çıkmak değil, şeffaf kalabilmektir — tıpkı gerçek zeytinyağının ışığa tutulduğunda olduğu gibi…
 
Üst