Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “2023’e Hakikat Kent Buluşmaları” programı kapsamında geldiği Denizli’de partisinin vilayet başkanlığında basın toplantısı düzenledi.
Türkiye’nin son 21 yılda kalkınma atılımlarıyla global bir argüman ortaya koyduğunu ve her alanda memleketler arası toplumun vitrininde uzunluk gösterdiğini anlatan Çavuşoğlu, bu muvaffakiyetin ardında devlet-millet beraberliği, milletinden güç alan bir dış siyaset anlayışı olduğunu lisana getirdi.
Turizm, tarım, sanayi, askeri, siyasi ve diplomasi alanlarındaki ahengin iktisada olumlu olarak yansıdığını kaydeden Çavuşoğlu, şöyleki devam etti:
“2022’nin birinci çeyreğinde yüzde 7.5, ikinci çeyreğinde yüzde 7.6 büyüdük. bir daha OECD 2022 büyümemize ait varsayımını yüzde 3.7’den yüzde 5.4’e çıkardı. Bu büyüme oranının hayli daha yüksek olacağını da kendi sayılarımızda görüyoruz. Natürel OECD üzere milletlerarası kuruluşların temkinli sayıları deklare ettiğı da aşikardır. 2003-2020 içinde yıllık ortalama büyüme oranımız yüzde 5.5 olmuştur. Türkiye ekonomik modeli yatırım, üretim, istihdam, ihracat odaklı büyüme stratejisidir. İhracat büyümemizin en değerli itici güçlerinden bir adedidir. İhracatın büyümeye katkısı birinci çeyrekte 3.5 puan, ikinci çeyrekte 2.7 puan olmuştur. Son bir yılda her ay ihracatta rekorlar kırıyoruz. 1974’te yıllık 1.5 milyar dolar ihracatımız vardı. 1990’da aylık 1,5 milyar dolar ihracatımız oldu. Bugün kimi vakit günde 1.5 milyar dolarlık ihracat yapıyoruz. 2021’de 225 milyar dolar yani evvelki seneye göre yaklaşık yüzde 33 artış oldu. Son on iki ayda 250.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Bu yılın birinci sekiz ayında 165.7 milyar dolarlık ihracatımız oldu. Yani 2022 yılında 250 milyar doların altına inşallah düşmeyeceğiz.”
Türkiye ekonomik modelinin bir öbür emelinin da istihdamla bir arada büyümek olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, her ay azar azar da olsa işsizlik oranının düştüğünü söylemiş oldu.
‘Bugün enflasyon dünyada bir gerçektir’
Bakan Çavuşoğlu, salgın ve savaş şartlarında global bir sorun olan enflasyonla da çabanın sürdüğünü aktararak, “Bugün enflasyon dünyada bir gerçektir. Bu bizdeki yüksek enflasyon oranı için bir mazeret değildir. Biz doğruya hakikat diyoruz. Enflasyon yüksekse, hayat pahalılığı var ise bunu da açık yüreklilikle söylüyoruz. En başta Sayın Cumhurbaşkanımız söylüyor. Doğal bununla ilgili önlem almak, bir taraftan vatandaşlarımızı enflasyon karşısında ezdirmemek, orta ve uzun vadeli programlarla da enflasyonu düşürmek de bizim sorumluluğumuzdadır. En gelişmiş ülkelerde bile 40 yılın en yüksek enflasyonunu yaşarken bizi de etkileyen bu enflasyonu azaltmak ve iktisadımızı büyütmek için önlemlerimizi alıyoruz” diye konuştu.
‘Sorun var ise Türkiye çözer’
Her coğrafyadan milyonlarca insanın yüzünü Türkiye’ye döndüğünü belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Eskiden mazlumlar yüzünü Türkiye’ye dönerdi. Artık dünyanın en gelişmiş ülkeleri de yüzünü Türkiye’ye dönüyor. Bir sorun var ise – bölgemizde hayli sorun var, çatışmaların yüzde 60’ı bizim coğrafyamızda – artık herkes ‘Türkiye çözer, Recep Tayyip Erdoğan çözer’ diyor. Tüm dünyayı etkileyen tahıl krizinde bir daha Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir mutabakat imzalanmasını sağladık ve dünyayı bir besin krizinden kurtardık. ötürüsıyla zengin-fakir ayırt etmeksizin tüm dünya ülkelerinin yüzü gözü Türkiye’de. Bugün bir daha güç krizinde başta Doğu Avrupa ülkeleri, Balkan ülkeleri olmak üzere gerek elektrik gereksinimini karşılamada gerekse Azerbaycan’da üretilen gazın bu piyasalara, bu ülkelere ulaştırılmasında da her insanın gözü kulağı Türkiye’de. Yani sorumluluğumuz büyük.
‘Bölgesel ve global gelişmelerin bizi yaralamasına müsaade edemeyiz’
Türkiye’den beklentiler yüksek. Bölgesel ve global gelişmelerin bizi yaralamasına müsaade edemeyiz. Etkin ve çalışkan olmak zorundayız. Çiftçimizin alın teri, emekçimizin uğraşı, gençlerimizin hayali insanlarımızın geleceği, mazlumların umudu bizlere emanet. Türkiye’nin kısır çekişmelerle kaybedecek tek bir dakikası dahi yok. İçeride ne kadar kuvvetliysek dışarıda da o kadar tesirli oluyoruz. Biz bugün dış siyasetimizi dünyanın her yerinde hayata geçirirken Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bayrağımızı dünyanın her yerinde dalgalandırırken ülkemizin gücüne güveniyoruz. Ülkemizin gücüne güvenerek ataklarda bulunuyoruz. Sıkıntı iktidar olma sıkıntısı değil. Bizim savımız büyük ve kuvvetli Türkiye savıdır.”
‘Uluslararası sistem dünya meselelerinin tahliline katkı sağlayamayacak durumda’
Çavuşoğlu, Türkiye’nin etrafında birfazlaca sorun yaşandığını belirterek Türk milletinin ve Türkiye’nin çıkarlarını müdafaaya devam edeceklerini söylemiş oldu. Etraftaki sıkıntıların tesirlerinin en aza düşürmek için ellerinden geleni yaptıklarını anlatan Çavuşoğlu, “Bugün milletlerarası sistem dünya sıkıntılarının tahliline katkı sağlayamayacak durumda maalesef. Cumhurbaşkanımız da ‘Dünya beşten büyüktür.’ derken, ‘Daha adil bir dünya mümkündür.’ derken bunu anlatmaya çalışıyor, buna vurgu yapıyor. ötürüsıyla memleketler arası sistemin zayıf olduğu bir periyotta problemlerin tahlilinde ön plana çıkan aktörler var. Bunların başında da Türkiye var” dedi.
‘Dünyanın her yerinde aktif olmamız lazım’
Libya’yı 3 Ekim Pazartesi günü ziyaret edeceklerini belirten Çavuşoğlu, “Önümüzdeki devirde de ağır bir dış siyaset bizleri bekliyor. Dünyanın her yerinde aktif olmamız lazım. Katılmamız gereken epeyce kıymetli tepeler, toplantılar var, bunlara katılacağız. Burada Türkiye’nin niyetlerini, tespitlerini, tavsiyelerini inşallah paylaşma fırsatı bulunacağız” diye konuştu.
‘ABD, tarafsızlık siyasetini bozarak son vakit içinderda Yunanistan’ın lehine adımlar atıyor’
Yunanistan‘ın memleketler arası hukuka karşıt bir biçimde silahsızlandırılmış adaların statüsünü ihlal ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, şöyleki devam etti:
“Biz de elimiz kolumuz bağlı kalmayız, biz de gerekli önlemleri alacağız. Öbür taraftan ABD, biliyorsunuz tarafsızlık siyasetini bozarak son vakit içinderda Yunanistan’ın lehine adımlar atıyor, geçmişte istikrar siyaseti izliyordu. Ayrıyeten Güney Kıbrıs Rum İdaresi’ne yönelik silah ambargosunu bir yıllığına kaldırdı. ötürüsıyla garantör ülke olarak biz de inşallah Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerekli destekleri de yapacağız. Gerek Ege’de gerekse Kıbrıs’ta biz de kendi çıkarlarımızı, güvenliğimizi korumak, tesis etmek için ve Kıbrıs Türkü’nün haklarını korumak için gerekli adımları kararlılıkla atacağız.”
‘En haklı davamızda bile Türkiye’yi haksız göstermeye çalışan muhalefet var’
Dış politikayı içteki kısır çekişmelerin haricinde tutmak için uğraş sarf ettiklerini lisana getiren Bakan Çavuşoğlu, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Cumhurbaşkanı’mız da bu biçimde istek ediyor ve bu biçimde talimatlandırıyor lakin tüm buna karşın alışılmış ne yaparsanız yapın en haklı davamızda bile Türkiye’yi haksız göstermeye çalışan muhalefet var mı, var. Meclisteki tartışmalarda görüyoruz. Gelen soru önergelerinde görüyoruz. Yani herkes haklı. Her koşulda bir tek Türkiye’ye haksız anlayışı devam ediyor, halbuki bu yanlış bir anlayıştır. bu biçimde olduğu vakit da natürel gerekli yanıtları da vermek durumundayız. Ülkemizin ulusal çıkarlarını yalnızca dışarıda değil içeride de ulusal çıkarlarımızın aleyhine tavır sergileyenlere karşı da korumakla mükellefiz biz. O niçinle biz bu çabamızı sürdüreceğiz. Dış siyaset, ulusal siyaset olduğu için her kesitin de takviye vermesi gerekiyor. şüphesiz eksik var ise eleştirilecek, yanlış var ise uyarılacak, bunlar olacak. Biz bunu doğal karşılıyoruz lakin ne olursa olsun her bahiste öbür ülkeler haklı, Türkiye haksız anlayışını da kabul etmiyoruz.”
‘Gereken dersi verdik’
Zaman vakit kimi muhataplarının yaptıkları yüz yüze görüşmelere ait farklı açıklamalar yaptığına işaret eden Çavuşoğlu şöyleki konuştu:
“Bazı muhataplarımız bilhassa kendi iç siyasetine yani siyasetine ileti vermek için ya da mensubu olduğu birlik, işte Avrupa Birliği’nden bahsedelim, buralara ‘Türkiye’ye gittim, onu da dedim, bunu da dedim’ demek için basının önünde de gerekli, gereksiz açıklamalarda bulunuyorlar. Natürel her insanın görüşüne hürmetimiz var ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı olarak da bizim de bunlara yanıt vermemiz gerekiyor ve bu karşılığımızı verirken de şüphesiz belirli bir üslup ortasında diplomasinin ortasında kalarak yanıtlarımızı veriyoruz lakin bu birtakım arkadaşlar da yani ya hakikaten baş başa görüşmelerde de en son Alman bakanla baş başa İstanbul’da yaptığımız görüşme, âlâ bir görüşme olmadı. Zira büsbütün Yunan tezlerini savunan Türkiye’nin egemenliğini sorgulamaya cüret eden bir yaklaşım ortasındaydı. Biz de gereken dersi verdik. Basın toplantısında ise muhakkak bir üslup ortasında haklılıklarımızı ortaya koyduk.”
‘Bu yalnızca Mevlüt Çavuşoğlu’nun siyaseti değil’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hizmet etmeye çalıştıklarını, bu süreçte epey aktörlü bir dış siyaset izlediklerini aktaran Çavuşoğlu, “Bu yalnızca Mevlüt Çavuşoğlu’nun siyaseti değil, ben burada bu grubun bir parçasıyım. Yani grup olarak AK Parti olarak inşallah yaptıklarımızı bugüne kadar yaptıklarımızı bundan daha sonra da yapacaklarımızı tarih en uygun biçimde değerlendirecektir” sözlerini kullandı.
‘Dünyanın biroldukça yerinde göçmenlerin berbat muameleye maruz kalması utanılacak bir durum’
Bakan Çavuşoğlu, göç sorunun dünyanın temel sıkıntılarından biri olduğuna dikkati çekerek şunları söylemiş oldu:
“Bu probleme ırkçı bir yaklaşımla değil yalnızca güvenlik perspektifinden bakmayarak, insanı boyutuyla birlikte bir toplumsal olgu olarak kıymetlendirerek tüm taraflarıyla epeyce yakından ilgilenip siyasetler üretmek lazım. Tıpkı bizim yaptığımız üzere. Türkiye’de süreksiz olarak gelen göçmenlerin başta Suriyeliler olmak üzere ülkesine dönmesi ancak bu dönüşün inançlı ve onurlu bir biçimde olması gerekiyor. Şu ana kadar 520 binden çok Suriyelinin Suriye’ye dönmesi, Türkiye’deki Suriye’nin dönmesi de birebir bu çerçevede olmuştur ve oraya döndükleri vakit onlara sunması gereken, almaları gereken temel hizmetlerin de birebir biçimde sağlanması. Afganistan’dan, Pakistan’dan, Afrika’dan gelenler, İçişleri Bakanımız da bu sayıları paylaşıyor fakat biz bu konularda başta insani yaklaşımımızla dünyada örnek gösterilen bir ülkeyken örneğin Yunanistan’ın Avrupa Birliğinin nezaretinde Frontex’in sayesinde denizin ortasında insanları öldürmesi. Dünyanın biroldukca yerinde göçmenlerin biroldukça berbat muameleye maruz kalması nitekim utanılacak bir durumdur.”
Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetleri ile Herson ve Zaporojye’nin Rusya’ya bağlanma referandumlarını tanımayacaklarını daha evvel deklare ettiklarını söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye olarak prensipli bir dış siyaset izlediklerini ve istikrarlı siyasetlerinin tüm dünyaya örnek olduğunu vurguladı.
‘İsrail’le yeni bir sayfa açma imkanı bulduk’
Çavuşoğlu, bir basın mensubunun sorusu üzerine, “İsrail’le bağlarda yeni hükümette, yeni Cumhurbaşkanı tekrar yeni bir sayfa açma imkanı bulduk. Bu diyaloğun da yararını gördük. Gerek ikili ilgilerde gerekse bölgesel konularda lakin bilhassa de Filistin sıkıntısında de bu direkt temasın faydalarını görmeye başladık” dedi.
Yaptıkları görüşmelerde Filistinlilerin iletilerini İsraillilere ilettiklerini kaydeden Çavuşoğlu, kelamlarını şöyleki tamamladı:
“hiç bir vakit Filistin davası değerine bu bağları normalleştirmeyeceğimizi de başından beri söylüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’mız, Başbakan Lapid’le New York’ta yaptığı görüşmelerde de eksiklikleri, yanlışları hepsini açıkça söylemiştir, samimi bir görüşme olmuştur. Artık, Cumhurbaşkanı Herzog geldi. Ben sonrasındasında İsrail’e gittim. Lapid, Dışişleri Bakanı olarak, Başbakan olmamıştı, Türkiye’ye geldi. olağan olarak artık İsrail’de bir seçimler var. Seçimlerden daha sonra bu karşılıklı ziyaretler, bu diyalog devam edecektir ve Cumhurbaşkanı’mızın da bu iadeyi ziyaret çerçevesinde – takdir kendilerinindir – İsrail’i ziyaret etmesi de çok doğaldır.”
Türkiye’nin son 21 yılda kalkınma atılımlarıyla global bir argüman ortaya koyduğunu ve her alanda memleketler arası toplumun vitrininde uzunluk gösterdiğini anlatan Çavuşoğlu, bu muvaffakiyetin ardında devlet-millet beraberliği, milletinden güç alan bir dış siyaset anlayışı olduğunu lisana getirdi.
Turizm, tarım, sanayi, askeri, siyasi ve diplomasi alanlarındaki ahengin iktisada olumlu olarak yansıdığını kaydeden Çavuşoğlu, şöyleki devam etti:
“2022’nin birinci çeyreğinde yüzde 7.5, ikinci çeyreğinde yüzde 7.6 büyüdük. bir daha OECD 2022 büyümemize ait varsayımını yüzde 3.7’den yüzde 5.4’e çıkardı. Bu büyüme oranının hayli daha yüksek olacağını da kendi sayılarımızda görüyoruz. Natürel OECD üzere milletlerarası kuruluşların temkinli sayıları deklare ettiğı da aşikardır. 2003-2020 içinde yıllık ortalama büyüme oranımız yüzde 5.5 olmuştur. Türkiye ekonomik modeli yatırım, üretim, istihdam, ihracat odaklı büyüme stratejisidir. İhracat büyümemizin en değerli itici güçlerinden bir adedidir. İhracatın büyümeye katkısı birinci çeyrekte 3.5 puan, ikinci çeyrekte 2.7 puan olmuştur. Son bir yılda her ay ihracatta rekorlar kırıyoruz. 1974’te yıllık 1.5 milyar dolar ihracatımız vardı. 1990’da aylık 1,5 milyar dolar ihracatımız oldu. Bugün kimi vakit günde 1.5 milyar dolarlık ihracat yapıyoruz. 2021’de 225 milyar dolar yani evvelki seneye göre yaklaşık yüzde 33 artış oldu. Son on iki ayda 250.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Bu yılın birinci sekiz ayında 165.7 milyar dolarlık ihracatımız oldu. Yani 2022 yılında 250 milyar doların altına inşallah düşmeyeceğiz.”
Türkiye ekonomik modelinin bir öbür emelinin da istihdamla bir arada büyümek olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, her ay azar azar da olsa işsizlik oranının düştüğünü söylemiş oldu.
‘Bugün enflasyon dünyada bir gerçektir’
Bakan Çavuşoğlu, salgın ve savaş şartlarında global bir sorun olan enflasyonla da çabanın sürdüğünü aktararak, “Bugün enflasyon dünyada bir gerçektir. Bu bizdeki yüksek enflasyon oranı için bir mazeret değildir. Biz doğruya hakikat diyoruz. Enflasyon yüksekse, hayat pahalılığı var ise bunu da açık yüreklilikle söylüyoruz. En başta Sayın Cumhurbaşkanımız söylüyor. Doğal bununla ilgili önlem almak, bir taraftan vatandaşlarımızı enflasyon karşısında ezdirmemek, orta ve uzun vadeli programlarla da enflasyonu düşürmek de bizim sorumluluğumuzdadır. En gelişmiş ülkelerde bile 40 yılın en yüksek enflasyonunu yaşarken bizi de etkileyen bu enflasyonu azaltmak ve iktisadımızı büyütmek için önlemlerimizi alıyoruz” diye konuştu.
‘Sorun var ise Türkiye çözer’
Her coğrafyadan milyonlarca insanın yüzünü Türkiye’ye döndüğünü belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Eskiden mazlumlar yüzünü Türkiye’ye dönerdi. Artık dünyanın en gelişmiş ülkeleri de yüzünü Türkiye’ye dönüyor. Bir sorun var ise – bölgemizde hayli sorun var, çatışmaların yüzde 60’ı bizim coğrafyamızda – artık herkes ‘Türkiye çözer, Recep Tayyip Erdoğan çözer’ diyor. Tüm dünyayı etkileyen tahıl krizinde bir daha Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir mutabakat imzalanmasını sağladık ve dünyayı bir besin krizinden kurtardık. ötürüsıyla zengin-fakir ayırt etmeksizin tüm dünya ülkelerinin yüzü gözü Türkiye’de. Bugün bir daha güç krizinde başta Doğu Avrupa ülkeleri, Balkan ülkeleri olmak üzere gerek elektrik gereksinimini karşılamada gerekse Azerbaycan’da üretilen gazın bu piyasalara, bu ülkelere ulaştırılmasında da her insanın gözü kulağı Türkiye’de. Yani sorumluluğumuz büyük.
‘Bölgesel ve global gelişmelerin bizi yaralamasına müsaade edemeyiz’
Türkiye’den beklentiler yüksek. Bölgesel ve global gelişmelerin bizi yaralamasına müsaade edemeyiz. Etkin ve çalışkan olmak zorundayız. Çiftçimizin alın teri, emekçimizin uğraşı, gençlerimizin hayali insanlarımızın geleceği, mazlumların umudu bizlere emanet. Türkiye’nin kısır çekişmelerle kaybedecek tek bir dakikası dahi yok. İçeride ne kadar kuvvetliysek dışarıda da o kadar tesirli oluyoruz. Biz bugün dış siyasetimizi dünyanın her yerinde hayata geçirirken Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bayrağımızı dünyanın her yerinde dalgalandırırken ülkemizin gücüne güveniyoruz. Ülkemizin gücüne güvenerek ataklarda bulunuyoruz. Sıkıntı iktidar olma sıkıntısı değil. Bizim savımız büyük ve kuvvetli Türkiye savıdır.”
‘Uluslararası sistem dünya meselelerinin tahliline katkı sağlayamayacak durumda’
Çavuşoğlu, Türkiye’nin etrafında birfazlaca sorun yaşandığını belirterek Türk milletinin ve Türkiye’nin çıkarlarını müdafaaya devam edeceklerini söylemiş oldu. Etraftaki sıkıntıların tesirlerinin en aza düşürmek için ellerinden geleni yaptıklarını anlatan Çavuşoğlu, “Bugün milletlerarası sistem dünya sıkıntılarının tahliline katkı sağlayamayacak durumda maalesef. Cumhurbaşkanımız da ‘Dünya beşten büyüktür.’ derken, ‘Daha adil bir dünya mümkündür.’ derken bunu anlatmaya çalışıyor, buna vurgu yapıyor. ötürüsıyla memleketler arası sistemin zayıf olduğu bir periyotta problemlerin tahlilinde ön plana çıkan aktörler var. Bunların başında da Türkiye var” dedi.
‘Dünyanın her yerinde aktif olmamız lazım’
Libya’yı 3 Ekim Pazartesi günü ziyaret edeceklerini belirten Çavuşoğlu, “Önümüzdeki devirde de ağır bir dış siyaset bizleri bekliyor. Dünyanın her yerinde aktif olmamız lazım. Katılmamız gereken epeyce kıymetli tepeler, toplantılar var, bunlara katılacağız. Burada Türkiye’nin niyetlerini, tespitlerini, tavsiyelerini inşallah paylaşma fırsatı bulunacağız” diye konuştu.
‘ABD, tarafsızlık siyasetini bozarak son vakit içinderda Yunanistan’ın lehine adımlar atıyor’
Yunanistan‘ın memleketler arası hukuka karşıt bir biçimde silahsızlandırılmış adaların statüsünü ihlal ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, şöyleki devam etti:
“Biz de elimiz kolumuz bağlı kalmayız, biz de gerekli önlemleri alacağız. Öbür taraftan ABD, biliyorsunuz tarafsızlık siyasetini bozarak son vakit içinderda Yunanistan’ın lehine adımlar atıyor, geçmişte istikrar siyaseti izliyordu. Ayrıyeten Güney Kıbrıs Rum İdaresi’ne yönelik silah ambargosunu bir yıllığına kaldırdı. ötürüsıyla garantör ülke olarak biz de inşallah Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerekli destekleri de yapacağız. Gerek Ege’de gerekse Kıbrıs’ta biz de kendi çıkarlarımızı, güvenliğimizi korumak, tesis etmek için ve Kıbrıs Türkü’nün haklarını korumak için gerekli adımları kararlılıkla atacağız.”
‘En haklı davamızda bile Türkiye’yi haksız göstermeye çalışan muhalefet var’
Dış politikayı içteki kısır çekişmelerin haricinde tutmak için uğraş sarf ettiklerini lisana getiren Bakan Çavuşoğlu, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Cumhurbaşkanı’mız da bu biçimde istek ediyor ve bu biçimde talimatlandırıyor lakin tüm buna karşın alışılmış ne yaparsanız yapın en haklı davamızda bile Türkiye’yi haksız göstermeye çalışan muhalefet var mı, var. Meclisteki tartışmalarda görüyoruz. Gelen soru önergelerinde görüyoruz. Yani herkes haklı. Her koşulda bir tek Türkiye’ye haksız anlayışı devam ediyor, halbuki bu yanlış bir anlayıştır. bu biçimde olduğu vakit da natürel gerekli yanıtları da vermek durumundayız. Ülkemizin ulusal çıkarlarını yalnızca dışarıda değil içeride de ulusal çıkarlarımızın aleyhine tavır sergileyenlere karşı da korumakla mükellefiz biz. O niçinle biz bu çabamızı sürdüreceğiz. Dış siyaset, ulusal siyaset olduğu için her kesitin de takviye vermesi gerekiyor. şüphesiz eksik var ise eleştirilecek, yanlış var ise uyarılacak, bunlar olacak. Biz bunu doğal karşılıyoruz lakin ne olursa olsun her bahiste öbür ülkeler haklı, Türkiye haksız anlayışını da kabul etmiyoruz.”
‘Gereken dersi verdik’
Zaman vakit kimi muhataplarının yaptıkları yüz yüze görüşmelere ait farklı açıklamalar yaptığına işaret eden Çavuşoğlu şöyleki konuştu:
“Bazı muhataplarımız bilhassa kendi iç siyasetine yani siyasetine ileti vermek için ya da mensubu olduğu birlik, işte Avrupa Birliği’nden bahsedelim, buralara ‘Türkiye’ye gittim, onu da dedim, bunu da dedim’ demek için basının önünde de gerekli, gereksiz açıklamalarda bulunuyorlar. Natürel her insanın görüşüne hürmetimiz var ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı olarak da bizim de bunlara yanıt vermemiz gerekiyor ve bu karşılığımızı verirken de şüphesiz belirli bir üslup ortasında diplomasinin ortasında kalarak yanıtlarımızı veriyoruz lakin bu birtakım arkadaşlar da yani ya hakikaten baş başa görüşmelerde de en son Alman bakanla baş başa İstanbul’da yaptığımız görüşme, âlâ bir görüşme olmadı. Zira büsbütün Yunan tezlerini savunan Türkiye’nin egemenliğini sorgulamaya cüret eden bir yaklaşım ortasındaydı. Biz de gereken dersi verdik. Basın toplantısında ise muhakkak bir üslup ortasında haklılıklarımızı ortaya koyduk.”
‘Bu yalnızca Mevlüt Çavuşoğlu’nun siyaseti değil’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hizmet etmeye çalıştıklarını, bu süreçte epey aktörlü bir dış siyaset izlediklerini aktaran Çavuşoğlu, “Bu yalnızca Mevlüt Çavuşoğlu’nun siyaseti değil, ben burada bu grubun bir parçasıyım. Yani grup olarak AK Parti olarak inşallah yaptıklarımızı bugüne kadar yaptıklarımızı bundan daha sonra da yapacaklarımızı tarih en uygun biçimde değerlendirecektir” sözlerini kullandı.
‘Dünyanın biroldukça yerinde göçmenlerin berbat muameleye maruz kalması utanılacak bir durum’
Bakan Çavuşoğlu, göç sorunun dünyanın temel sıkıntılarından biri olduğuna dikkati çekerek şunları söylemiş oldu:
“Bu probleme ırkçı bir yaklaşımla değil yalnızca güvenlik perspektifinden bakmayarak, insanı boyutuyla birlikte bir toplumsal olgu olarak kıymetlendirerek tüm taraflarıyla epeyce yakından ilgilenip siyasetler üretmek lazım. Tıpkı bizim yaptığımız üzere. Türkiye’de süreksiz olarak gelen göçmenlerin başta Suriyeliler olmak üzere ülkesine dönmesi ancak bu dönüşün inançlı ve onurlu bir biçimde olması gerekiyor. Şu ana kadar 520 binden çok Suriyelinin Suriye’ye dönmesi, Türkiye’deki Suriye’nin dönmesi de birebir bu çerçevede olmuştur ve oraya döndükleri vakit onlara sunması gereken, almaları gereken temel hizmetlerin de birebir biçimde sağlanması. Afganistan’dan, Pakistan’dan, Afrika’dan gelenler, İçişleri Bakanımız da bu sayıları paylaşıyor fakat biz bu konularda başta insani yaklaşımımızla dünyada örnek gösterilen bir ülkeyken örneğin Yunanistan’ın Avrupa Birliğinin nezaretinde Frontex’in sayesinde denizin ortasında insanları öldürmesi. Dünyanın biroldukca yerinde göçmenlerin biroldukça berbat muameleye maruz kalması nitekim utanılacak bir durumdur.”
Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetleri ile Herson ve Zaporojye’nin Rusya’ya bağlanma referandumlarını tanımayacaklarını daha evvel deklare ettiklarını söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye olarak prensipli bir dış siyaset izlediklerini ve istikrarlı siyasetlerinin tüm dünyaya örnek olduğunu vurguladı.
‘İsrail’le yeni bir sayfa açma imkanı bulduk’
Çavuşoğlu, bir basın mensubunun sorusu üzerine, “İsrail’le bağlarda yeni hükümette, yeni Cumhurbaşkanı tekrar yeni bir sayfa açma imkanı bulduk. Bu diyaloğun da yararını gördük. Gerek ikili ilgilerde gerekse bölgesel konularda lakin bilhassa de Filistin sıkıntısında de bu direkt temasın faydalarını görmeye başladık” dedi.
Yaptıkları görüşmelerde Filistinlilerin iletilerini İsraillilere ilettiklerini kaydeden Çavuşoğlu, kelamlarını şöyleki tamamladı:
“hiç bir vakit Filistin davası değerine bu bağları normalleştirmeyeceğimizi de başından beri söylüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’mız, Başbakan Lapid’le New York’ta yaptığı görüşmelerde de eksiklikleri, yanlışları hepsini açıkça söylemiştir, samimi bir görüşme olmuştur. Artık, Cumhurbaşkanı Herzog geldi. Ben sonrasındasında İsrail’e gittim. Lapid, Dışişleri Bakanı olarak, Başbakan olmamıştı, Türkiye’ye geldi. olağan olarak artık İsrail’de bir seçimler var. Seçimlerden daha sonra bu karşılıklı ziyaretler, bu diyalog devam edecektir ve Cumhurbaşkanı’mızın da bu iadeyi ziyaret çerçevesinde – takdir kendilerinindir – İsrail’i ziyaret etmesi de çok doğaldır.”