Dolmabahçe selamlık bölümünde ne var ?

Zeki

New member
Dolmabahçe Selamlık Bölümünde Ne Var? (Sadece Tarih Değil, Biraz da Mizah Var!)

Selam millet!

Geçen hafta Dolmabahçe Sarayı’na gittim. Rehber, “Şimdi selamlık bölümüne geçiyoruz” dediğinde ben gayriihtiyari “Hah, erkekler toplanıyor, kesin stratejik toplantı odası burası!” dedim. Tur grubundaki teyzeler kıkırdadı, amcalardan biri “Aynen, Osmanlı’nın erkekler kulübü işte!” dedi. O an fark ettim ki, selamlık bölümü, tarihin en ciddi mekânlarından biri olmasına rağmen, bir forum konusu olarak ele alındığında, epey eğlenceli malzeme barındırıyor.

---

Selamlık Ne Demekmiş? (Yani Tarihçe, Ama Eğlenceli Olsun)

Selamlık, Osmanlı saraylarında erkeklerin misafirleri kabul ettiği, devlet işlerinin yürütüldüğü, “Hanım sultanların girişi yasaktır!” tabelasının fiilen asıldığı kısım. Harem ile selamlık birbirinden duvarla ayrılır; çünkü Osmanlı’da sınırlar netti: “Devlet işi devlette, dedikodu haremlikte.”

Dolmabahçe’nin selamlık kısmı, sadece bir mimari harikası değil, aynı zamanda Osmanlı’nın “erkekler toplantısı” versiyonu. İçeride odalar öyle ihtişamlı ki, insan bir an “Burada vezir değil, CEO toplantısı yapılıyor herhalde” diye düşünüyor.

Mesela burada padişah yabancı elçileri kabul eder, devlet meselelerini görüşürmüş. Ama eminim ki arada bir “Çay molası” diye kalkıp birbirlerine şöyle diyordu:

— “Süleyman, şu İngiliz elçiyi gördün mü, bastonuyla girdi içeri, sanki Topkapı’yı fethedecek!”

---

İçeride Neler Var? (Yani Göz Alıcı, El Yaktıran Şeyler)

Selamlık bölümü, adeta bir “lüks kataloğu”. Her şeyin altın kaplama olması yetmezmiş gibi, tavanlar da kristal, avizeler zaten devasa boyutta. Hani bazı otellerde “lobi çok güzel ama odalar kötü” denir ya, Dolmabahçe’nin selamlığında lobi bile devlet ciddiyetiyle parlıyor.

Bir de Kristal Merdiven var. Arkadaşlar, buradan çıkarken insanın kendi evindeki merdivenlere bakası gelmiyor. “Benimki ne lan bu, inşaat iskelesi mi?” diye sorguluyorsun hayatını. Rehber anlatıyor: “Bu merdiven tamamen kristaldir.” İçimden “Basarken gıcırdasa padişah sinir krizi geçirirdi herhalde” dedim.

Bir başka bölüm, Muayede Salonu — nam-ı diğer "Tören Salonu." 36 metre yüksekliğinde bir kubbesi var! Yani neredeyse 12 katlı apartman gibi. Oraya girince insan ister istemez şöyle diyor: “Evin salonunu genişletsek mi acaba?”

---

Erkeklerin Selamlığa Bakışı: Stratejik Planlama Ofisi

Şimdi erkek forumdaşlarıma sesleniyorum:

Selamlık kısmı, tam sizlik bir yer. Çünkü her şey düzenli, sistematik, planlı. Her oda “Amaç odaklı” yapılmış. Giriş salonu var — “tanıtım alanı.” Görüşme salonu var — “stratejik toplantı odası.” Padişahın dinlenme odası — “executive lounge.”

Yani Dolmabahçe Selamlık, aslında Osmanlı versiyonu “erkek ofisi.”

Bugün bir erkek oraya girse, büyük ihtimalle şöyle bir iç konuşma yaşar:

“Abi bak şu masa tam benim tarzım. Şuraya bilgisayarı koyarım, kahveyi buraya alırım, şu halıyı da atarız... Bir de Wi-Fi olsa tadından yenmez.”

Hatta eminim ki padişah bile bazen şöyle düşünmüştür:

“Devlet meseleleri tamam da, şu perdelerin rengiyle halı biraz çakışıyor. Neyse, Allah’tan kimse görmüyor.”

---

Kadınların Selamlığa Bakışı: Estetik, Hikâye ve Empati

Kadın forumdaşlara gelelim.

Onlar için selamlık, “Bir dönemin sessiz hikâyesi.” Her detayda bir duygusal iz, her eşyada bir anı. Mesela oradaki kristal avizeye bakıp “Bunu temizleyen kimdi acaba, yazık kolları koptu mu?” diye düşünen biri varsa o kesin bir kadındır.

Kadınlar, selamlıktaki düzeni değil, oradaki insan hikâyelerini merak ediyor:

— “Burada hangi kararlar alındı?”

— “Padişah o gün morali bozuk muydu?”

— “Şu koltukta oturan vezir, ne düşünüyordu acaba?”

Bir kadın gözüyle selamlık, bir müze değil; duygusal bir roman gibi. Erkekler “Ooo şu tavan ne kadar yüksek!” derken, kadınlar “Kim o tavanı boyarken kafasına kova geçirdi?” diye soruyor. Empati, tarih turuna bile renk katıyor!

---

Selamlıkta Mizahın İzleri (Olmasa da Biz Ekleyelim)

Gerçi rehber anlatırken çok ciddi oluyor ama düşününce komik anlar yaşanmıştır mutlaka. Mesela:

— Padişahın toplantıdan önce kahvesi dökülürse ne olurdu?

— Vezirlerden biri yanlışlıkla harem kapısına yönelse, “Efendim, yanlış koridor!” uyarısını kaç kere duymuştur?

— Ya da birinin avizeye takılan kuşu kurtarmaya çalıştığı bir an olmuş mudur?

Belli ki tarihte protokol kadar panik de vardı.

Bir de erkeklerin tipik davranışını düşünün:

“Abi, şuraya şöyle bir masa koysak daha verimli olur.”

Kesin bir vezir de “Efendim, stratejik açıdan masayı güneşe göre yerleştirdim” diye açıklama yapıyordu.

Kadınlar orada olsaydı ne olurdu biliyor musunuz?

— “O masayı şöyle alalım, şu perdeyi de açalım, daha sıcak bir ortam olsun.”

Yani selamlık, bir anda "devlet toplantısından kahve sohbetine" dönüşürdü.

---

Sonuç: Selamlık Sadece Taş Duvar Değil, Zamanda Donmuş Bir Komedi Sahnesi

Dolmabahçe Selamlık Bölümü, tarih açısından elbette ciddiyetin mekânı. Ama bugünden baktığımızda, orada geçen hayatın içinde bolca mizah, bolca insani detay var. Her köşesi, bir zamanlar orada yürüyenlerin izlerini taşıyor. Belki de o yüzden hâlâ bu kadar büyüleyici.

O duvarlar sadece fermanları değil, muhtemelen “Süleyman, şu belgeyi yanlış imzalamışsın!” gibi küçük atışmaları da duydu. O yüzden selamlık, sadece bir saray kısmı değil; tarih, mizah ve insanın ta kendisi.

---

Peki Forumdaşlar, Sizce?

Siz hiç Dolmabahçe’ye gittiniz mi?

Selamlık bölümünü görünce aklınıza ne geldi: devlet ciddiyeti mi, yoksa “krallar gibi yaşamak” hissi mi?

Kadınlar orada olsaydı sence düzen değişir miydi?

Ve en önemlisi, sizce o kristal merdivenlerden çıkarken padişah “aman kaymayayım” diye içinden geçiriyor muydu?

Yorumlarda buluşalım, tarih konuşalım, ama biraz da gülelim. Çünkü neticede biz forum ahalisi olarak biliyoruz ki, tarih bile gülmeyi unutursa, toz tutar!
 
Üst