Kişiler arası iletişimde engeller nelerdir ?

Damla

New member
[Kişiler Arası İletişimde Engeller: Farklı Duygular, Aynı İletişim]

Bazen bir bakış, bazen de bir kelime, söylenmek istenen şeyin tam tersini anlatabilir. Geçen gün bir arkadaşımla sohbet ederken, birbirimizi nasıl yanlış anladığımızı fark ettik. O, bana çözüm odaklı yaklaşırken, ben daha çok onun hislerine odaklanmıştım. İletişim kurmanın bu kadar karmaşık olabileceğini hiç düşünmemiştim. Bu durum, bana çok ilginç bir soruyu hatırlattı: “İletişimde engeller nelerdir ve bu engelleri nasıl aşabiliriz?”

[İletişim Engelleri: Zihinsel Duvarlar]

Erkekler ve kadınlar arasında iletişimde sıkça karşılaşılan bir engel, duygular ve mantığın karışmasıdır. Her iki cins de karşısındakiyle farklı şekilde iletişim kurar ve bu, bazen duygusal kopukluklara yol açabilir. Hikâyemizde bu iki bakış açısını somutlaştıran iki karaktere odaklanalım: Murat ve Zeynep.

Murat, bir işyerinde yönetici olarak çalışan, sorumluluklarını ön planda tutan ve çözüm odaklı yaklaşan bir adamdır. Zeynep ise duygusal zekâsı yüksek, insan ilişkilerine önem veren ve başkalarının hislerini anlamaya çalışan bir kadındır. İkisi de bir gün, arkadaşlarının ortak sorunları hakkında konuşurken birbirlerine çözüm önerileri sunarlar.

Murat, “Sorunun kökenine inmemiz gerekiyor,” diyerek durumu hemen çözmeye çalışır. Ona göre her şey mantıklı bir çözümle düzeltilebilir. Zeynep ise, “Ama bence önce birbirimizi anlamalıyız. Duygularını gerçekten dinleyip, onları anlamadan nasıl bir çözüm önerilebilir?” diye karşılık verir.

İşte burada, toplumsal beklentilerin ve cinsiyet rollerinin devreye girdiği noktayı görürüz. Erkeklerin, özellikle toplumda çoğunlukla liderlik ve çözüm üretme rolüyle ilişkilendirildiği, kadınların ise daha çok empatik ve ilişkilere dayalı bir yaklaşım benimsediği bir sistemde yaşıyoruz. Bu anlayış zamanla, her iki cinsin farklı iletişim biçimlerine yönelmesine yol açmıştır.

[Zeynep ve Murat’ın Yolculuğu: Duyguların ve Çözümün Dengesi]

Zeynep, Murat’ın çözüm odaklı yaklaşımına saygı gösterirken, Murat da Zeynep’in empatik bakış açısını değerli bulur. Birkaç gün sonra, ikisi birlikte bir projeyi ele almak üzere karar verirler. Proje, bir grup insanın iş hayatındaki stres ve gerginliği nasıl daha verimli hale getirebileceği üzerine olacak. Buradaki ilk engel, iletişimin başında ortaya çıkar.

Zeynep, ekibin duygusal durumlarını anlamaya çalışırken, Murat hemen nasıl daha iyi sonuçlar alabileceklerini tartışmak ister. Ancak Zeynep, “Önce bu insanların hislerini anlamalıyız, sonra çözüm bulmalıyız,” der.

Murat biraz sabırsızlanır: “Ama Zeynep, çözüm olmadan hiçbir şey değişmez. Duygularını anlasak da, onlara bir şey sunmazsak ne anlamı var?”

Zeynep, derin bir nefes alır ve şöyle der: “Evet, ama duygusal anlayış olmadan bir çözüm, sadece geçici bir rahatlama sağlar. İnsanlar kendilerini anlamadığınızı hissederse, çözümün etkisi kısa sürede kaybolur.”

İlk başta, ikisinin yaklaşımı birbirine ters gibi görünse de, aslında birbirini tamamlayan yaklaşımlar olduklarını fark ederler. İletişim engelleri burada, her birinin kendi bakış açısının doğru olduğuna inanmalarından doğmuştur. Ancak zamanla, Zeynep’in duygusal anlayışının, Murat’ın çözüm odaklı yaklaşımıyla birleşmesi, çok daha sağlam ve kalıcı bir çözüm bulmalarını sağlar.

[Tarihi ve Toplumsal Bağlam: İletişimde Cinsiyet Rolleri]

İletişimdeki engellerin tarihsel ve toplumsal kökenleri, yüzeyde çok net görünmeyebilir. Ancak bir bakış açısıyla, erkeklerin mantıklı ve stratejik, kadınların ise duygusal ve empatik olarak eğitildiğini görebiliriz. Bu dinamik, sadece bireyler arası değil, toplumlar arası bir yapıdır. Zeynep ve Murat’ın hikâyesindeki gibi, her birey toplumsal rolüne göre şekillenir ve bu roller zamanla içselleştirilir.

Toplumda yıllarca süren toplumsal beklentiler, erkeklerin liderlik ve çözüm odaklı, kadınların ise duygu ve ilişki odaklı olması gerektiği anlayışını doğurmuştur. Bu, aslında hem toplumsal bir sınırlama hem de iletişimde bir engel yaratır. Çünkü her iki cins de, kendi geleneksel bakış açılarına sıkıştıklarında, birbirini anlamakta güçlük çekerler.

Fakat, Zeynep ve Murat’ın karşılıklı anlayışı, bu engelleri aşmanın mümkün olduğunu gösteriyor. İletişimdeki engeller, sadece toplumsal yapılarla değil, bireylerin de kendileriyle kurdukları ilişkilerle ilgili bir durumdur.

[Empati ve Strateji: İletişimdeki Yeni Dengeyi Kurmak]

Sonuç olarak, Murat ve Zeynep’in ortak çalışması, empati ve stratejinin nasıl dengelendiğinde güçlü bir iletişim kurulabileceğini gözler önüne seriyor. Duygusal anlayış ve çözüm odaklılık, birbirini dışlayan değil, tamamlayan özelliklerdir. İnsanlar arasındaki iletişimde, empati ve stratejinin birlikte işlemesi, hem bireysel hem de toplumsal ilişkilerde başarıyı beraberinde getirir.

Peki ya siz? İletişimde duygu ve mantık arasında dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Bir ilişkinin veya iş ortamının sağlıklı ve verimli olabilmesi için empati mi, yoksa çözüm odaklılık mı daha önemlidir?

Bu sorular üzerinde düşündüğünüzde, belki de Zeynep ve Murat’ın hikâyesine daha fazla benzerlik bulacaksınız. İletişimde engelleri aşmanın sırrı, karşınızdakinin bakış açısını anlamaktan geçiyor.
 
Üst