Moskova Devlet Dışişleri Üniversitesi (MGIMO) İktisat Teorisi Kısmı öğretim nazaranvlisi, Avrupa-Atlantik Güvenliği uzmanı Doç. Yuliya Kudryaşova, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu‘nun, AB’nin vize serbestisinin başlaması ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi bahislerinde Türkiye ile diyalogdan kaçındığı tarafındaki açıklamasını Sputnik’e kıymetlendirdi.
AB’nin bu siyasetinin Avrupa’nın ortasındaki şiddetli göç durumundan kaynaklandığına dikkat çeken Kudryaşova, “AB’nin Türkiye’nin Avrupa ile entegrasyon sürecini kasıtlı olarak geciktirdiği açık. Türkiye, bilhassa ekonomik ve siyasi manada AB’nin önde gelen ülkesi Almanya’da yeni hükümetin gelmesiyle bir arada Avrupa Birliği ile alakalarını ağırlaştırmaya çalışıyor. Türkiye’nin ilgisi evvela iktisat, Gümrük Birliği, vize serbestisi vb. mevzuları kapsıyor. Gümrük Birliği malların, hizmetlerin, sermayenin ve en değerlisi iş gücünün hür sirkülasyonunu öngördüğünden bu durum, bugün kendi ortasındaki göç sıkıntısının hassaslaşması niçiniyle Avrupa’nın çıkarları ile örtüşmüyor. Brüksel, Ankara’ya bu alanda ek imkanlar sunma niyetinde değil” diye konuştu.
Kudryaşova’ya nazaran AB, siyasi gerekliliklerin yerine getirilmesi konusunda ısrar ederek Türkiye ile müzakere sürecini geciktiriyor.
Rus uzman, “Vize serbestisine gelince, bu beklentiler fazlaca belgisiz ve pek gerçekçi değil. Vize serbestisinin sağlanması, Angela Merkel ile göçmen muahedesi imzalanırken mecburî koşuldu. Üzerinden yıllar geçti. Ancak mali yardım sağlanmasına karşın, vize serbestisine ait bu öncelikli husus uygulanmadı. Brüksel bunu Ankara’nın demokratikleşme, insan haklarına riayet ile ilgili Kopenhag kriterleri biçimindeki AB kurallarını yerine getirmemesi ile açıklıyor. Avrupa Birliği, bu iki konusunda pek fazla irtibatlı olmasa da Türkiye’ye vize serbestisi vermemek için bu siyasi talepleri öne sürüyor. Aşikâr ki bunlar, mazeret olarak kullanılıyor” tabirlerini kullandı.
Avrupa’nın Türkiye ile AB içindeki Gümrük Birliği gelişmelerinin siyasi alanda da hareketliliğe yol açabileceğinden tasa ettiğine işaret eden Kudryaşova, şunları söylemiş oldu:
“AB’ye bakılırsa Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakere sürecinin de bir daha başlamasını gerektirecek. Yeni müzakere kalemlerinin açılması, bir biçimde içlerinin doldurulması ve ilgili talepler yerine getirildikçe muvaffakiyetle kapatılması gerekecek. halbuki bunlar, Türkiye’nin AB’ye iştirak sürecini ilerletmek için gerçekçi adımlar. Brüksel buna müsaade veremez. Yani AB makamları, bu problemin büsbütün ekonomik bulunmasına karşın, Gümrük Birliği ile ilgili ilerlemenin, Türkiye ile Avrupa Birliği içindeki yakınlaşmada kaçınılmaz olarak muhakkak siyasi ilerlemeleri gerektireceğini anlıyor.”
AB’nin bu siyasetinin Avrupa’nın ortasındaki şiddetli göç durumundan kaynaklandığına dikkat çeken Kudryaşova, “AB’nin Türkiye’nin Avrupa ile entegrasyon sürecini kasıtlı olarak geciktirdiği açık. Türkiye, bilhassa ekonomik ve siyasi manada AB’nin önde gelen ülkesi Almanya’da yeni hükümetin gelmesiyle bir arada Avrupa Birliği ile alakalarını ağırlaştırmaya çalışıyor. Türkiye’nin ilgisi evvela iktisat, Gümrük Birliği, vize serbestisi vb. mevzuları kapsıyor. Gümrük Birliği malların, hizmetlerin, sermayenin ve en değerlisi iş gücünün hür sirkülasyonunu öngördüğünden bu durum, bugün kendi ortasındaki göç sıkıntısının hassaslaşması niçiniyle Avrupa’nın çıkarları ile örtüşmüyor. Brüksel, Ankara’ya bu alanda ek imkanlar sunma niyetinde değil” diye konuştu.
Kudryaşova’ya nazaran AB, siyasi gerekliliklerin yerine getirilmesi konusunda ısrar ederek Türkiye ile müzakere sürecini geciktiriyor.
Rus uzman, “Vize serbestisine gelince, bu beklentiler fazlaca belgisiz ve pek gerçekçi değil. Vize serbestisinin sağlanması, Angela Merkel ile göçmen muahedesi imzalanırken mecburî koşuldu. Üzerinden yıllar geçti. Ancak mali yardım sağlanmasına karşın, vize serbestisine ait bu öncelikli husus uygulanmadı. Brüksel bunu Ankara’nın demokratikleşme, insan haklarına riayet ile ilgili Kopenhag kriterleri biçimindeki AB kurallarını yerine getirmemesi ile açıklıyor. Avrupa Birliği, bu iki konusunda pek fazla irtibatlı olmasa da Türkiye’ye vize serbestisi vermemek için bu siyasi talepleri öne sürüyor. Aşikâr ki bunlar, mazeret olarak kullanılıyor” tabirlerini kullandı.
Avrupa’nın Türkiye ile AB içindeki Gümrük Birliği gelişmelerinin siyasi alanda da hareketliliğe yol açabileceğinden tasa ettiğine işaret eden Kudryaşova, şunları söylemiş oldu:
“AB’ye bakılırsa Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakere sürecinin de bir daha başlamasını gerektirecek. Yeni müzakere kalemlerinin açılması, bir biçimde içlerinin doldurulması ve ilgili talepler yerine getirildikçe muvaffakiyetle kapatılması gerekecek. halbuki bunlar, Türkiye’nin AB’ye iştirak sürecini ilerletmek için gerçekçi adımlar. Brüksel buna müsaade veremez. Yani AB makamları, bu problemin büsbütün ekonomik bulunmasına karşın, Gümrük Birliği ile ilgili ilerlemenin, Türkiye ile Avrupa Birliği içindeki yakınlaşmada kaçınılmaz olarak muhakkak siyasi ilerlemeleri gerektireceğini anlıyor.”